Bugünün ofis içi çalışma ortamlarına bakılacak olursa hareketsiz ve oksijenden uzak yerler görmekteyiz. Bu yerler insan sağlığı üzerinde olumsuz etkiler göstermekte ancak beslenme de yapılacak düzenlemelerle şartlar iyileştirilebilir. İşe giderken , öğle saatlerinde ve çıkışta kısa da olsa hava ile temas etmek adına kısa yürüyüşler yapılmalıdır . Böylece vücudun ihtiyacı olan oksijen sağlanabilir.
Metabolizma hızı açısından bakılacak olursa sürekli oturarak çalışma hem metabolizma hızını düşürür hem de vücut şekil değişikliklerine neden olur. Peki o zaman ne yapmalıyız?
Ofis içinde vücudun sirkülasyonunu sağlamak için bol miktarda su içilmeli. Günlük ihtiyaç 2-2.5 litre kadardır. İçilen diğer içeceklerin hiçbiri suyun yerini tutmaz. Bu nedenle su miktarı gün içersinde düzenli aralıklarla tamamlanmalıdır. Kafeinli içecekler ( çay, kahve gibi ) konsantrasyonu arttırdığı için odaklanmayı gerektiren işlerde kolaylık sağlar. Bu içecekler için de doğru miktar belirlenmelidir. İki fincan kahveyi veya 3-4 bardak çayı geçmemelidir. Bu içecekler şekersiz olarak tercih edilmelidir.
Asitli içeceklerden sadece sade mineralli sular içilmelidir. Bunların dışında kalanlar gereksiz kalori ve katkı maddesi alımına neden olurlar.
Kapalı ortamlarda tüketilen besinlerin türü de önemlidir. Özellikle fazla karbonhidratlı yiyeceklerden uzak durulmalıdır. Kan şekerini hızlı yükseltip düşürdükleri için kapalı ortamlarda daha çok uyku ve rehavete neden olurlar. Tüketilecekse tahıllı olanları tercih edilmelidir.
Ana öğünlerde iş yerinde tabldot yemekler yeniliyorsa yemeklerin suyu tüketilmemelidir. Fazla yağ suyunda kalacağından gereksiz enerji alımları olmaz . Tatlılar yerine meyveler alınabilir. Gün boyu oturarak çalışan kişilerde bir de tatlının gereksiz kalorisi kilo alımına neden olmamalıdır. Özellikle sebze yemekleri ve salatalar her öğünde bulundurulmaya çalışılmalıdır. Et yemeklerinde yağlı olmamasına özen gösterilmelidir. Pilav ve makarna yerine de tam tahıllı ekmekler ve bulgur tercih edilmelidir.
Kahvaltı öğünlerini iş yerinde geçirenler için simit , poğaça , börek doğru alternatifler değildir. Evde hazırlanmış peynirli ve söğüş sebzelerin olduğu bir sandwich öncelikli tercihtir ama kolay diğer bir alternatif kepek veya tahıllı ekmeğe hazırlanmış peynirli yağsız bir tosttur.
Ara öğünler ve atıştırmalıklar her çalışma ortamında yapılır. Kalorisi çok yoğun olan bisküvi , çikolata , kek , börek gibi yiyeceklerin yerine hem enerji verecek hem de vitamin-mineral sağlayacak taze meyveler tercih edilmelidir. Bunlar yoksa kuru meyveler ve fındık , ceviz , badem gibi kuruyemişlerin çiğ olanları yenilebilir. Bunların da miktarı önemli çünkü fazlası gereksiz yağ alımına neden olabilir.
Bahsedilen şekilde uygulanacak bir beslenme türü kişilerin gereksiz kilo alımlarının önüne geçecektir . Ayrıca eskiden ilerleyen yaş hastalıkları olarak bilinen diabet , insülin direnci , hipertansiyon , kalp hastalıkları , reflü gibi hastalıkların da gelişi engellenmiş olur. Bugün artık biliyoruz ki yanlış beslenmeden dolayı bu hastalıklar artık çok erken yaşlarda kendini göstermektedir. Doğru beslenelim ki sağlıklı bir bedene hatta ruha sahip olalım.
Sağlıklı günler dileklerimle…